Fantastik B Filmlerden (B-Movie) fırlamış gibi duran bu garip, eczane kokusu çağrıştıran plastik ucube alet kısa sürede evleri ve kahve dükkanlarını işgal etti. Bugün 50 den fazla ülkenin katıldığı Dünya Aeropress Şampiyonası bunun en büyük kanıtı. Zaten Aerobie‘nin babası Alan Adler gibi bir mucitten de böyle antika bir buluş çıkardı.

Aeropress, iç içe geçen iki plastik tüp, filtre ve aksesuarlardan oluşur. Demlerken hem hava basıncını ( Espresso’nun mekanik hali gibi) hemde bekletilen suyun tüplerin arasında oluşan basınçla filtreden geçirilip kahveyi özümsediği (French Press’teki gibi) immersiyon metodunu bir arada kullanır.

French Press‘e çok yakın ancak kağıt filtresi sayesinde biraz daha temiz bir sonuç verir. Hızlı demleme süresi kahveyi aşırı çözme riskini ve bitterness’ı ( Acılık diyelim ) minimize eder. Metal mikro filtreler ile ise daha yumuşak ve tortudan uzak bir kahve yapabilir. Hata affedicidir.

Ama kesinlikle bir espresso değildir. Illy‘nin efsane kitabında espresso‘nun 7-11 bar basınçla 90-95 derecedeki suyla yapılan bir içecek olduğu yazılıdır. Aeropress kısmen espresso‘nun organoleptik özelliklerini yansıtsa da, 2 barı zar zor bulan basıncıyla ancak uzaktan akrabası sayılır ve espresso yaptığın söylemek bi hayli abartılıdır.

İmmersiyon sıcaklığın belli bir kararda kalmasını sağlayarak çözünme oranı ve kabiliyetini artırır, daha yumuşak bir demleme sunar. Tüm partiküllerin suya doymasını sağlayarak öğütme hatalarını da kısmen telafi eder. Kahve yatağının suyla belli bir zaman satüre olması sıcaklık stabilitesi sağlarken bitter tatları azaltır ve tatlılığı arttırır. Akabinde basınç sayesinde çözünebilen iyi katılar ve yağlar fincana aktarılır.

Hava basıncı çok kısa sürede demlemeye izin verdiğinden uzun demleme tekniklerinde olabilecek bitterness’i önler.

Basınç aynı zamanda tüm kahvenin eşit bir şekilde ve tam anlamıyla demlenmesini garanti eder ve daha zengin bir sonuç çıkar.

Düşük sıcaklık daha yumuşak, az asidik kahve üretir ancak kompleks aromalar kaybolabilir. Sıcaklığı belirlerken kahve seçiminiz ve kavurma seviyesi önem taşır. Düşük sıcaklıklarda daha ince çekerseniz ısı kaybının yol açabileceği çözünme kabiliyeti kaybını dengeleyebilirsiniz. Aeropress‘in kendi tavsiyesi olan düşük sıcaklıklar şaşırtıcı gelse de, pek çok kahve uzmanınca yeğlenmiştir. Düşük sıcaklık soğuk kahve ile temas edince daha da düşer evet, ama Aeropress‘te ilginç şekilde bir dezavantaja dönüşmez.

Aeropress‘in temizlenmesi çocuk oyuncağı gibidir. Makinede de yıkanabilir. Neredeyse kırılmaz plastikten, çok dayanıklı ( termal şoklar camı etkiler ama polipropikeni asla ). Elektrik vs. istemediğinden kampta, seyahatte vsi idealdir. BPA içermez. Yıkanıp birkaç kez kulanılan kağıt filtre (gerçi pakette 350 tane var, gerek yok) ve metal filtre (ablefine,abledisk,IMS) opsiyonları bulunabilir.

Demleme reçetenize sağdık kalarak daha fazla miktarda kahve kullanıp bir konsantrasyon elde edebilir ve artan suyu demlenen kahveye sonradan ekleyebilirsiniz. Aile boyu kahve. Ya da süt ekleyip Pseude-latte/cappuccino yapabilirsiniz. Çok hızlı basarsanız kalın, dirençle karşılaşırsanız ince çekmişsinizi demektir. Tortusuz, temiz ve hafif bir kahve istiyorsanız kağıt filtre kullanın. Yok daha karakteristik, zengin, biraz daha asidik ve doygun bir kahveden hoşlanıyorsanız metal filtrenin geçirgenliği daha uygundur. (kağıt tutuculuğunda metal filtrelerde mevcuttur). Karıştırmak kahvenin çözülme oranını arttırırken, yavaş ve süreğen bir şekilde basmak asiditeyi azaltabilir.

Ters (inverted) metot ile daha fazla su ekleyip, daha uzun süre bekletip basarsanız filtre kahveye yakın bir netice alırsınız. Düz metotta ilk etapta bardağınıza biraz su damlaması normaldir. Ama çok fazla damlarsa ince çekmeli yada ön demleme suyunu biraz daha yavaş sökmelisiniz. Kahve su oranında 1:15 ile 1:17arasında bir öçlü tutturabilirsiniz. Sıcaklık çok değişkendir. Öğütme seviyesi de süreye giç girmiyorum…

Bol kafeinli günler…