

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var ya hani… Kahvenin en yalını, en samimisi olan Türk kahvesi için de her birimizin ayrı ayrı bir içme ritüeli var. Ben de kendimce Türk kahvesinde sevdiğim ritüellerine değinmek istiyorum.
1.Türk kahvesinin taze çekilmişi makbuldür
Taze çekilmiş Türk kahvesinin kokusu ve aroması oldukça etkileyicidir. Bunun en önemli etmenlerinden bir tanesi Türk kahvesinin en ince çekilen kahve türü olması da sayılabilir. Neredeyse pudra kadar toz kıvamındadır.Eğer pudra kıvamına getirilen kahve uzun süre açıkta bekletilirse aromasını kaybeder o yüzden taze çekilmiş kahve çekirdeği ile kahve hazırlamak önemli bir noktadır. Taze çekilmiş kahve çekirdeğinin pişen kokusu inanılmaz güzeldir.
Rahmetli dedem evinde bulunan el değirmeni ile kahve çekirdeklerini değirmende az miktarda öğüterek kahvesini yapardı. Şimdilerde bu yöntem nispeten zahmetli olduğundan çekirdek yerine hazır öğütülmüş kahveler tercih ediliyor.
2.Höpürdeterek bol köpüğü yudumlamak
Bizlerin kahve içmede en temel kriteri olan bol köpük aslında telvenin dibe çökerken kahvemizin hızla soğumamasına destek olur. Tabi bol köpüklü kahve hazırlamak kolay olmadığından ayrıca bir hüner göstergesidir.
Kahveyi başta höpürdeterek içmek aynı zamanda hava akımı da sağlayacağından kahve sıcak ise ağzımızın yanmasına engel olacaktır.
3.Suyun ne zaman içilmesi gerektiği meselesi
Şimdiki yaygın kanıya göre su kahveden önce içilir, ancak öyle büyük miktarda, bardaklar dolusu olmamalıdır. Şöyle bir ağız içi dolacak kadar kafi. Amaç kahve öncesi kahvenin tadını bozacak bütün tatları ağızdan temizlemektir. Sonra kahve keyifle ağır ağır yudumlanır ve her yudum ağızda bir kaç saniye bekletilerek yutulur.Su kahveden sonra içilmez çünkü ağızda kalan son tat kahvenin tadı olmalıdır.
Osmanlı döneminde ikram edilen kahvenin yanındaki suyu önce içen misafir aç olduğu mesajını iletirmiş böylece hemen sofra kurulurmuş. Toksa önce kahveye uzanırmış.
Kahve ile birlikte su içme zamanlaması ne olursa olsun aslında su içmenin en temel mantığı kahvenin vücütta su atımını hızlandırması, yani dehidrasyona sebep olması. Dolayısıyla mümkün mertebe her kahve ile birlikte mutlaka bir miktar su içilmelidir.
4. Doğru zamanlama. En sık tercih sabah kahvaltısından sonra.
Osmanlı döneminde kahve sabahları içilirmiş. Hatta “kahvaltı” dediğimiz öğün kahvenin içilme zamanını belli eder nitelikte. Yani kahve içmeden önce.
Şimdilerde de uzun haftasonu kahvaltılarının veya brunchlarının neredeyse vazgeçilmez bir parçası niteliğindedir sonrasında Türk kahvesi içilmesi. Buradaki en temel mantık karnınızı güzelce doyurduktan sonra Türk kahvesi içerek oluşma ihtimali olan uyku halini ortadan kaldırmaktır.
5. Kendine has Türk kahvesi porselen fincanı
Küçük porselen fincanın en önemli işlevi çabuk soğuma ihtimali olan kahvenin sıcaklığını korumaktır. Zaten iyi hazırlanmış bir Türk kahvesinin o kalın köpüğü yalıtım sağlar ve bir yandan telvenin çökmesini beklerken diğer yandan kahvenin soğumamasını sağlar. Yavaş yavaş dibe çöken telve de alt kısımda ayrı bir yalıtım sağlayacağından o da ısının korunmasına destek olur. O sebeple eğer porselen olmayan bir bardakta içmeye çalışırsanız kahveniz en iyi aroma ve sıcaklıkta olmayabilir.
6. Şeker mevzusu
Kahve sipariş eder veya hazırlarken şeker oranı hakkında önceden karar vermeniz gerekir. Seçeneklerimiz bellidir : şekersiz (sade), az şekerli, şekerli. Dünyadaki diğer tüm kahvelerin aksine sonradan şeker ekleyemiyorsunuz çünkü zaten dibe çökmesini beklediğiniz telvenin tekrar kahvemize karışmasını istemeyiz.
Bana göre kahveye şeker katılmasındansa yanında ikram edilen lokum veya çikolata ile ağzı tatlandırıp kahvenin gerçek tadını keşfetmek, deneyimlemek daha önemlidir.
7. Kahveyi espresso gibi bir yudumda değil, ağır ağır tadını ala ala içmek.
Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Bir Türk kahvesinin içilme süresi de nispeten uzundur. Öyle hemen bir yudumda espresso içer gibi içildiği vakit tat vermez. Muhabbet elzemdir. Ağızda bıraktığı tadı yudum yudum çıkarmalıdır.
8. Telveyi içmeyip fal için kullanmak
Efenim bizlerde telve içen pek yok ama yabancı arkadaşlarımdan (özellikle espresso içen İtalyanlar’dan) sık duyduğum bir cümle var. Kahvenin atığı bardağın içinde nasıl olur? Ben de diyorum ki e o kahvenin telvesi. İçilmez ki! Fal bakmak içindir.. Sohbeti uzatır. Geleceğe dair hayaller kurdurtur. Yahut isteyenler telveyi peeling malzemesi olarak kullanır. Yanı aslında hazırladığımız Türk kahvesinin sadece 2/3’ünü içip geri kalan kısmını bırakmamız gerekir.
Otomatik Türk Kahvesi makinelerinden önce, geleneksel Türk Kahvesi bakır cezvelerde kısık ateşte veya kömür üzerinde oldukça uzun ve zahmetli bir hazırlama sürecine sahipti. Hala bu yöntemi kullanan kahveciler var ama günümüzde bu makineler sayesinde hazırlama süreci çok hızlı… Neyse ki kahve içme ritüelleri Osmanlı’da olduğu gibi devam ediyor. Hatta çeşitlendi; minik porselen Türk kahvesi fincanları, yanında bir bardak su, gül aromalı lokum, acı badem likörü, nane likörü hatta çiçek bile ikram ediliyor Türk kahvesinin yanında. Daha sonra Türk kahvenizden birkaç yudum aldıktan sonra minik fincanınızda kalması gereken telve fal bakmak için kullanılır. Günümüzde fal bakmayı herkes için kolaylaştıran fal uygulamaları var.
Türkçe’de bir söz vardır “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var” yani her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır… Yani kahvenin en sade ve en samimi hali olan Türk Kahvesi’nin içimi konusunda oldukça fazla ritüel çeşitliliği vardır. Benim için önemli olanları burada özetlemeye çalışacağım.
Yabancı arkadaşlar için Türk Kahvesi içmekle ilgili en önemli ipucu, espresso gibi aceleye getirilmemesi ve Türk kahvesinin “sohbet” eşliğinde içilmesi gerektiğidir.
1.Taze çekilmiş Türk kahvesinin tadı daha güzeldir
Taze çekilmiş Türk kahvesinin aroması ve kokusu çok güçlüdür ve tüm duyularınızı etkilemek için oradadır. Türk kahvesi, diğer kahveler arasında bulabileceğiniz en iyi öğütülmüş kahvedir. Eminönü / İstanbul’a seyahat ettiyseniz ve Mısır Çarşısı’nda bulunduysanız ne demek istediğimi anlayacağınızdan eminim. Orada taze çekilmiş Türk kahvesinin o güzel kokusuyla büyülenmiş olma ihtimaliniz çok yüksek.
Öğütülen kahve uzun süre hazırlanmadan beklerse, tadının o kadar iyi olmama ihtimali yüksektir. Bu yüzden Türk kahvesini taze çekilmiş çekirdeklerle hazırlamak önemlidir.
Eskiden dedem elindeki öğütme makinesi ile kendi öğüttüğü kahveyi hazırlardı. Günümüzde bu yöntem oldukça zor ve Türkiye’de çoğu insan hazır öğütülmüş kahve almayı tercih ediyor.
2. Kalın köpüğü höpürdeterek
Diğer kahvelerden farklı olarak Türk kahvesinin üzerinde kalın bir köpük vardır. Türk kahvesinde kalın bir köpük hazırlamak çok fazla deneyim gerektirir. Bu yüzden kalın köpük yapabiliyorsanız genellikle övünülecek (hava atılacak) bir konudur.
Üstteki bu köpük, dili yakabilecek kahvenin sıcaklığını korumaya yarar. Yani köpüğü höpürdeterek içerseniz, höpürdetmeyle birlikte oluşan hava akımı ısının anlaşılmasını kolaylaştıracak ve yanmayı önleyecektir.
3. Su meselesi. Türk kahvesinin yanında servis edilen suyun ne zaman içileceği.
Günümüzde yaygın olan görüşe göre su, Türk kahvesinden önce içilmelidir. Ancak çok miktarda veya dolu bardak şeklinde değil. Ağzınızı dolduracak kadar bir miktar yeterlidir. Amaç ağzınızdaki diğer tüm aromaları temizlemek ve kahveye hazırlamaktır. Daha sonra kahve az miktarda yudumlanmalıdır. Bazıları kahveden sonra su içilmemesi gerektiğini çünkü ağızda kalan son tadın kahve olması gerektiğini söyler.
Osmanlı’da kahvenin yanında ikram edilen suyun bir mesajı da vardır. Eğer misafir suyu kahveden önce içerse bu onun aç olduğu anlamına gelirdi, bu nedenle yemek daha sonra servis edilirdi. Ancak misafir kahveye önce ulaşırsa aç olmadığı anlamına gelir ve sadece kahve seremonisi ritüeli yapılırdı.
Su içme zamanı ne olursa olsun, kahve ile birlikte su içmek önemlidir çünkü su kaybına neden olur ve su bunu önleyebilir.
4. Doğru zamanlama. En çok tercih edilen zamanlama uzun kahvaltılardan sonradır.
Osmanlı döneminde kahve kahvaltılardan sonra içilirdi. Kahvaltı için kullanılan kahvalti kelimesi “kahveden sonra gelen” anlamına geldiğinden kahve içmek için en çok tercih edilen zaman kahvaltılardan sonraydı.
Türkiye’de hala Türk Kahvesi’nin çoğu yemeklerden sonra tercih ediliyor. Aslında bunun arkasında bir mantık var. Kafein alımı aslında tok karnına içilen kahvenin vücudu uykulu halden uyandırmasına yardımcı oluyor.
5. Küçük bir porselen fincanda servis etmek
Türk kahvesinin servis edildiği minik porselenin en önemli işlevi ısıyı muhafaza etmektir. Kısa sürede dibe çöken üstteki köpük ve alttaki öğütme aslında sohbet eşliğinde içilecek kahvenin ısısını korumak için bir nevi izolasyon görevi görür. Büyük, cam ya da metal bir fincanda içmeye kalkarsanız tadı o kadar güzel olmayabilir.

Screenshot
6. Şeker. Şekersiz olması daha iyi. Belki bir Türk lokumu ile.
Alttaki kalın kahve telvesi tabakası nedeniyle kahvenizi servis edildikten sonra gerçekten karıştıramazsınız. Bu nedenle, önceden önemli bir karar vermeniz gerekir: kahvenizin ne kadar tatlı olmasını istersiniz. Seçenekler dört tanedir: şekersiz (sade), az şekerli (az şekerli), yarı tatlı (orta şekerli) ve tatlı (şekerli).
Benim için en iyi yöntem Türk kahvesini sade (şekersiz) içmektir. Eğer isterseniz kahvenizi tatlandırmak için kahvenin yanında servis edilen tatlı lokum veya çikolatanın tadını çıkarabilirsiniz. Bu şekilde Türk kahvesinin gerçek tadını keşfetmenin ve denemenin daha kolay olduğunu düşünüyorum.
Osmanlı döneminde kahve şeker yerine bal veya pekmez ile tatlandırılırdı.
7. Türk kahvesini yudum yudum içmek önemlidir. Espresso gibi tek seferde değil
Türk kahvesinin içim süresi, küçük görünümünün aksine oldukça uzundur. Espressoda olduğu gibi tek seferde içerseniz tadına varamazsınız ve fincanda kalması gereken “telve” acı bir tat verebilir. Bu yüzden Türk kahvesi içerken sohbet etmek şarttır ve bu da kahve içiminizi yavaşlatacaktır.

Traditional turkish, arabic sweets baklava with Turkish coffee.
8.” “Telve” içmek için orada değil. Sadece fal bakmak için vardır.
Türk kahvesini ilk kez içenlerin çoğu fincanda kalan kahve kalıntılarını farklı ya da bazen sinir bozucu bulur. Ancak “telve” içmek için değil, fincanın sadece 2/3’ü içilir ve diğer kısmı fincanda bırakılır.
Fal bakarak sohbeti uzatmak için vardır. Gelecek için daha fazla beklenti önermek için vardır. Bazı Türk hanımlarının bunu soyunmak için kullandığını duymuştum.